Kayıtlar

Mart, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Polka Cafe

Resim
Şirin mi şirin yerler keşfetmeye devam ediyorum. Polka'yı uzun süre önce keşfetmiştim fakat anca yazıyorum.Mazur görünüz. Polka Cafe Kadıköy'de bulunan, yaklaşık 1-1,5 yıldır faaliyette olan ufacık ama ev sıcaklığında olan bir kafe.Tesadüfen yine Kadıköy'ün ara sokaklarında geziyorken keşfetmiştim burayı. Kadıköy'ün saat 20.00'dan sonra kendisini teslim ettiği sessizliğe çok yakışan bir yer burası.Eğer ''kafam gürültü, patırtı kaldırmıyor, sessiz ve sakin bir yer istiyorum'' diyorsanız burası çok ideal bir yer.Eskiden burada incik, boncuk, hediyelik eşyalar satan bir dükkan vardı.Ara sokak hezimetine maruz kalarak kapandığını düşünüyorum.Ve iyi ki burası açılmış diyorum. Mekan o kadar ufak ki, zorlasanız oturma kapasitesi ile 20 kişiyi zor ağırlar.Bir de ufacık bir oturma grubu ile üst katı var.Orası daha şirin, kendinizi topluluktan izole edebileceğiniz bir yer.Günün her hangi bir saatinde buraya gelerek kitabınızı okuyabilir, laptopu

Antakya Güncesi

Resim
3 güne 3 il sığdırmaya çalışırken maksimum efor sarfederek gezmek zorunda kalıyor insan.Zaman çok önemli, 1 dk.'nın bile değeri oluyor böyle zamanlarda.Antakya'ya Antep sonrası yorucu ve uzun bir yolculuğun ardından geçtik. Burada güzel bir noktaya değinmek istiyorum şayet olur da Antep'ten Antakya'ya otobüs ile geçerken asla ve asla personel servisi görünümlü otobüsleri seçmeyin.Şehirler arası otobüs firmalarından şaşmayın.2,5-3 saat sürecek olan yolu tam 4 saatte yol aldık.Tavuklu teyzeler, kuzulu amcalar inip biniyor sürekli bu tarz otobüse.Girmediği köy, kasaba, ilçe kalmadı yemin ediyorum.İsyanlar sonucunda Antakya'ya vardık.Köy garajları diye bir yerde inerek şehir merkezine doğru yürümeye koyulduk. Hava çok güzeldi ama saat 14.30 olmuştu bile.Asi nehrinin yanından yürüyerek Öğretmen Evi'ni bulmaya çalıştık.Sora sora sonunda Kurtuluş Caddesi'ne çok yakın olan kalacağımız yeri bulduk.Valizleri odaya atmamızla, çıkmamız bir oldu.Şimdi şöyle Antaky

Gaziantep Gezisi

Resim
Tam bir yıl önce bugünlerde Pegasus'un kampanyasından yararlanarak Gaziantep'e uçak bileti almıştık.Vergiler dahil 20 TL idi.Duyan inanmıyor ama gerçekten fiyatlar böyleydi :) Ve zaman geldi çattı, planımızı programımızı yaptık, Antep için hazırlıklarımızı tamamladık ve kadrodan 1 kişi eksik olarak 3 kız 2 Mart akşamı Antep'e doğru yola koyulduk. Gezeceğimiz yerler belliydi.Açıkçası nerede kalacağımızı da ayarlamıştık ama şimdi size yaşadığımız bir olayı anlatacağım ki çok enteresan bir durum :) Şimdi bir düşünün.Hiç tanımadığınız, hiç karşılaşmadığınız, sanal ortam dahilinde de hiç iletişimde olmadığınız biri size ve arkadaşlarınıza evini açıyor.Misafir ediyor, yediriyor, içiriyor, gezdiriyor.Elinizi cebinize attırmıyor.Bir kişi değil dile kolay üç kişi.Anadolu insanının ne kadar misafirperver olduğunu bir kez daha görmüş olduk.Bu evinde kaldığımız kişi bizim ekipte olup, hastalandığı için gezimize gelemeyen arkadaşımızın, 4 yıl önce bir eğitimde tanıştığı, doğma

Antakya Künefesi

Resim
Antakya'ya kadar gitmişken Künefe yemeden dönmek olmaz.Her ne kadar ''ciddi'' bir şekilde diyette olsam da Künefe için bu diyeti bozacağımı bir çok kişiye söylemiştim. Öncelikle esas yerinde künefe yemek bambaşka bir şey.Gitmeden önce araştırdık, ettik.Daha önceden gitmiş arkadaşlardan da tavsiye alarak bu işin piri Yusuf Usta'ya gittik. Antakya'da adım başı künefeci var.Çoğu İstanbul'daki gibi ufak porsiyonluk bakır kaplarda yapıp, sunuyorlar.Halbuki kocaman saclarda yapılanının makbul olduğunu duyarak Yusuf Usta'yı aramaya koyulduk.Yeri çok basit.Kunduracılar çarşısını bulun (hemen uzun çarşıya gitmeden).Kunduracılar çarşısında 100 metre ilerledikten sonra solda bir avlu göreceksiniz(kime sorsanız gösterir).Avlu'da hemen sağda olan dükkan Yusuf usta'nın.Epey ufak bir dükkan.Dışarıda masaları var.Misafirlerini çok da güzel bir şekilde ağırlıyor Yusuf Usta. Aşağıda da göreceğiniz üzere koca bir sacda künefe ağır ağır pişiyor.Sonra tava