Düsseldorf Macerası

Ekim ayında iş için Dusseldorf'taydım. Bu benim ilk Avrupa seyahatim oldu çok şükür :) Kurban Bayramı'na denk gelen fuar nedeni ile fırsat bilip, ben de departman arkadaşlarıma katıldım ve biraz iş, biraz gezi olur diyerek listeye adımı yazdırdım.

Atatürk Havalimanı'ndan 3-3,5 saat arasında Düsseldorf'a ulaşmak mümkün.Maalesef direk hat sadece THY'de var.Havalimanı prosedürlerini hallettikten sonra taksiye binerek fuar alanı olan Messe'ye ulaşmamız 15 dk sürdü.

Kısa kısa izlenimlerimi aktarmak istiyorum Düsseldorf ile ilgili.


Düsseldorf'a kesinlikle sonbahar çok yakışmıştı.Her yerde yaprakları sarı sarı bazen kırmızı kırmızı dökülen ağaçlar, her yerin yeşillik olması ve düzenli bir şehir olması beni cazip eden noktalardan sadece bir kaçı idi.

Düsseldorf, Kuzey-Ren Vestfalya olarak bilinen eyaletin başkenti.Ren Nehri kıyında kurulmuş, önemli ticaret merkezi olarak da biliniyor.En yakın komşusu Köln. Yaklaşık yarım saatte Köln'e ulaşmak mümkün.Şehir daha çok fuar merkezi olarak tanımlanmış.Bu yüzden turist de epey akın ediyor bu şehre.Benim dikkatimi çeken çok fazla da göç almış olan bir şehir olması.Türk nüfusunun yanı sıra oldukça sayıları fazla olan Gana'lı, Japon, Çin'li görmek mümkün.Zaten koskocaman bir Japon mahallesi var şehirde.Has Alman görürseniz, şanslısınız.Sürekli Türk'lerle karşılaştığımız için şehri biraz daha tanımamız kolay oldu.


Messe Fuar alanı şehir merkezine yaklaşık 15-20 dk'lık mesafede.Hemen hemen her ay bir kaç fuar görmeniz mümkün.Bu nedenle taksiciler, oteller ve tabii ki şehir merkezinde restaurant ve barlar oldukça iş yapıyor.

Taksicilerin %90'ı hemen hemen Türk.Taksi şirketlerinin sahipleri de zaten Türk'müş.Dediğim gibi göçebe olarak gelen farklı milliyetten insanlar  daha çok taksicilik yapıyor.Bu arada yerli malı Mercedes'i hemen hemen her yerde görmeniz mümkün.Zaten tüm taksiler Mercedes :)

Düsseldorf yeme-içme konusunda oldukça uygun bir yer.Tabii ki pahalı yerleri de mevcut ama genel olarak epey uygun sayabileceğimiz mekanları Alstadt denilen Ren Nehrine yakın bölgede, bulabilirsiniz.Günün her saati oldukça yoğun sayılabilecek bir yer burası.Çeşitli bar ve restaurantlar olduğu gibi, alışveriş yapabileceğiniz, ünlü markaların mağazalarının da bulunduğu bir bölge ayrıca.Kıyafet için uyarayım hayatımda bu kadar pahalı bir yer görmedim.En ucuz şey 100 EURO'dan başlıyor.O yüzden hiç elleşmedim ve kendimi yemeye-içmeye verdim.

Almanların biraları meşhurdur, bilirsiniz.Bol bol yerli yapım biralarını tattım.Uzun süredir alkol almıyor oluşum bile buna engel değildi. Diebels marka biralarını çok beğendim.Özellikle Dark olanı enfes.


Killepitsch adında bir de likör kıvamında shotları var.Bu biraz ağır gelebilir zira her bünyeye göre değil.Yakıcı etkisi var. Shot satan bir dükkanda 3 Euro karşılığında sokaktaki masalara kurulup bu içkiyi içebiliyorsunuz.Hemen yanında yer alan içki dükkanında ise bu shot'ı beğendiyseniz, farklı boyutlarını satın alabilirsiniz.Mesela shot boyutundaki şişe 1 Euro'dan satılıyor.


Onun dışında her damağa hitap edecek yemek çeşitleri de yine Alstadt bölgesinde mevcut.Mesela bir sokak İspanyol, Arjantin mutfağı ağırlıklı olan restaurantlarla dolu.Sadece domuz ürünleri satan klasik Alman restaurantları, Türk mutfağının vazgeçilmezi Döner'in satıldığı büfeler, daha şık bir yerde yemek yiyeyim diyorsanız da şık restaurantlar , Uzakdoğu restaurantları vb. gibi tüm Dünya mutfağına ait örnekleri bulabileceğiniz bir yer Alstadt. Gece ise herkesin dışarda, ayakta durduğu mekanlarla hınca hınç dolu olan bir bölge.Herkes içiyor, muhabbet ediyor, eğleniyor.Ayrıca 2-3 adet de Irish Pub var ki biz 2 gece bir tanesinin müptelası olduk.Tavandaki tüm Dünya klüplerine ait atkılar da mekanın spor manyakları ile dolu olduğunu açıklıyor.


Almanya'da futbol bizim ülkemizdeki gibi önemli bir spor.Bu yüzden hemen hemen her yerde bir futbol takımı ile ilgili bir şeyler görmek mümkün.Tüm barlarda maç gösterimleri oluyor.Cumartesi günü maç vardı mesela hemen hemen herkes adını bilmediğim kırmızı-beyaz renkli olan bir takımın formasını giymişti ve barlarda içmeye başlamışlardı bile.

Tekne gezisi yaptık.Ama bence pek gerek yokmuş.Bizim Boğaz gezileri daha güzel çünkü kısa zamanda görülecek bir çok yeri görebiliyorsunuz.Burada ise göreceğiniz sadece TV kulesi onu da yürüyerek her yerden görmeniz mümkün.50 dk süren bu tekne gezisi 12 Euro.Gerek yok, boşverin :)


Alstadt'ta piyanosunu kurmuş bir genç gözüme ilişti.Hemen yanına gittim ve biraz çaldığı şeylere kulak kabarttım.Bildiğimiz, tanıdığımız melodileri piyanosu ile çalıyor.Müzisyen'e her zaman saygım sonsuzdur o yüzden hemen cd'lerini satın alarak kendisine ve de kendi kulaklarıma katkıda bulundum.Sonra internette araştırdım.Dusseldorf'ta ünlü olan yerel bir sanatçı çocukmuş.Genelde yemek müziği kıvamında çaldığı için bir çok yerde çalıyor.Ama en güzeli sonbahar görüntüsünde sokakta çalması idi.Çalışmalarına göz atmak isterseniz; Sven Wildöer'ün facebook sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

Yazımı sonlandırayım yavaştan, benim için Düsseldorf güzel ve keyifli bir deneyimdi.Belki de sonbahar'ın etkisidir bilemiyorum :)


Yorumlar

  1. harika anlatmışsınız benim doğup büyüdüğüm ve şehir rehberliği yaptığım Düsseldorfumu;-) slm Nesli

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Nesli Hanım:) Beğenmenize sevindim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Norveç'i ucuza çıkarmanın yolları

Saraybosna

Güney Amerika Kıtası Hazırlık Rehberi