Trabzon'un ardından...

 En son 12 yıl önce gitmişim bu şehre...

Sorsanız Annem'in tüm sülalesi buralıdır fakat gel gör 12 yıl boyunca gitmemişim memlekete.

Pegasus'un kampanyalı uçak biletlerinden faydalanıp, bu geziyi gerçekleştirdim en nihayetinde.Aslında benim asıl  niyetim Sümela ve Uzungöl'dü.Arada da bir takım akrabaları gezeriz diyordum.Nitekim öyle olmadı...

Perşembe gecesi Trabzon'a vardık ve Pazar akşamı İstanbul'a döndük.Bu 3 gece 3 günlük maratonda yalnızca akraba ziyareti yaptık Annem ile birlikte.

Cuma günü Köye gittik.Malum mevsim kış, köyde yaşayan hane çok az.Anneannem, dayım, annemin babaannesi ve bilimum yakınlarının yattığı köy mezarlığına gittik.Anneannemle 11 yıl sonra tekrar buluşmuş oldum mezarlıkta.İnanılmaz anlardı, tarif etmem imkansız.Ölümü düşününce ''Ne için yaşıyouruz?'' diye düşünmeden edemiyor insan.

Köy soğuktu.Fındık veya odun sobalarıyla ısınmaya çalışan bir kaç akraba hanesinde dolaştık.Ben köyü çok net hatırlıyorum.Ne güzel köydü.Artık o köyden eser kalmamış.Eski, Karadeniz evleri diye bir şey kalmamış.Tüm evler betonlaşmış.Durumu iyi olan ikinci, üçüncü kat çıkmış. Harman dediğimiz koskoca çimenlik bir alan vardı.Ben ufakken tüm köy halkı, genci, çocuğu, yaşlısı orada toplanır, horon vurur, müzik çalar, şarkı söylerdi.Yemek de yenirdi, sohbet de edilirdi.Şimdi o harmanın yerinde mal davasına düşmüş insanların çitleri, dikenli telleri, betondan örme duvarları var.Ne yazık...

Karadeniz insanı çalışkan.O soğukta bile ince bir etek, bir hırka ile odun kesen, odunları depolayan, kadınlar-adamlar vardı.Benim üzerimde kaban olmasına rağmen üşüyordum.Ama onlar alışmış tabii ki, bir yandan da çalışıyor, üşümek ne hadlerine.

Ertesi gün akraba ziyaretlerine devam ettik.Bu sefer Trabzon'un merkezine yakın yerlerde.Tanjant, Beşirli, Pelitli, Uzun sokak vs.

Trabzon çok değişmiş.Epey kalabalık, her yer modern şekilde yapılaşmış.Eski bina görmek na mümkün.Ayrıca üniversite şehri olduğu için de son yıllarda çok fazla göç aldığı belirtildi şehrin.

Her yerde Trabzonspor adına bir şeyler görmeniz mümkün.Bir şehrin bir spor kulübü ile bu kadar özdeşmiş olduğunu gördüğünüzde şaşırabilirsiniz.Herkesin üzerinde mutlaka bir bordo-mavi renk var.Tüm dükkanlarda, minibüslerde, dolmuşlarda, şehrin billboardlarında Trabzonspor reklamını görmemeniz mümkün değil.

Cumartesi akşamı bir akrabamızın kızı sağ olsun beni biraz gezdirdi.Zigana' ya gittik.Boztepe'ye çıktık.Eskiden cephanelik olan fakat restorasyon sonucu restaurant-cafeye çevrilen ''Cephanelik'' adlı mekana gittik.Dekorasyonunu çok beğendim.Yazın daha güzel oluyormuş, bahçesi nedeni ile belirtelim.Eski ve yeni hali aşağıdaki gibi


                       


Zigana Yörük Çadırı denilen bir mekana da gittik.Burası herkese hitap edecek bir yer değil, onu belirteyim.Piyanist-şantör kılığında biri, taverna modelinde klavyesi ile şarkılar söylüyor.Ve gelen kitle her ne hikmetse 5-10 kişilik kız grubundan oluşuyordu :S Müzik başladıktan 20 dk sonra mekanı terk ettik.Bu arada çok ilginç bir yapıda bu mekan.Dağlar üzerinde kurulmuş, ilk kata ulaşmak için direk girişten asansör ile çıkıyorsunuz.İlk kat restaurant, ikinci kat cafe.Nargile içiliyor, semaverde çay geliyor.Bu arada ayakkabılarınızı çıkararak cafeye giriliyor.Giriş hafif camii havasında :S Ama manzara güzel.



Boztepe'de inanılmaz değişen semtlerinden biri olmuş Trabzon'un.Tüm tarlalar, bağ bahçeler müteahhitlere satılmış ve karşılığında bir sürü daire verilerek 13-15 katlı siteler yapılmış ve hala yapılmakta.Uçurum kenarına doğru bir sürü bina var.Bana pek sevimsiz geldi her ne kadar deniz manzarası olsa da...

Bu 3 günlük mini turda gördüm ki Trabzon büyükşehire gitme yolunda epey adım atmış ve atmakta.Deniz'in içerisindeki stad projesinden bile bahsettiler bana :S Bir diğer çılgın proje de o sanrım.

Yemek konusuna değinirsek gittiğimiz tüm evlerde olan ve akrabalarda kaldığımız zamanlarda da yediğimiz,   kıymalı ve penirli pideler, kuymaklar, çorbalık'lı lahana dolmaları, lahana yemeği, mısır ekmeği.Detaylara değinmeme gerek yok sanırım :)


Velhasıl artık Sümela'yı, Uzungöl'ü yazın görmem dileği ile Trabzon'dan ayrıldım.

*Dip not; Hiç fotoğraf çekmedim.Kullanılan fotoğraflar internette arama sonucu bulduğum fotoğraflardır.

Yorumlar

  1. Biz bugün buraya gittik içeri nasıl giricez diye bayağı bakındık sonra telegonla aradık asansör var çıka bilirsiniz dediler bulduk asansörü çıktık
    ama asansör çok korkuç ne bir karşılayan var ne de yardımcı olan
    istanbuldan kahvaltı yapmadan geldik burda yapalım diye
    kahvaltı tam bir hayal kırıklığı oldu
    kahvaltılılar cok kötü hizmet kötü bir karalana sarmadı geldi berbat kuymak aynen berbat istanbulda bile 2. 3. sınıf bir yerde daha iyi yapıyorlardır
    elaman yok zaten kısacası böyle bir dogal manzarası insanları madur eden firmalardan buraların kullanımını almaları lazım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef artık bir yerin kalitesi yıllar boyunca kalıcı olamıyor. Günümüzün problemi bu bence. Yaşadığınız deneyim için üzüldüm :(
      Size katılıyorum böyle güzel bir mekan daha iyi işletmecilerin ellerinde olmalı.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Norveç'i ucuza çıkarmanın yolları

Güney Amerika Kıtası Hazırlık Rehberi

Saraybosna