Garipçe, adı gibi Garip kalmış bir yer.

''İstanbul'a yakın ve kafanızı dinleyebileceğiniz yerler'' konulu araştırmalarım neticesinde Sarıyer'de bulunan Garipçe Köyü'nü keşfetmiştim geçtiğimiz yıllarda.Mevkinin benim evime uzak olmasını umursamadan 2 arkadaşımı da yanıma alarak yollara koyulmuştuk.

Öncelikle bölge hakkında ufak bir bilgi vereyim.Boğaz sahil şeridinde, Karadeniz'in başladığı noktada, Rumeli kavağı ve Rumeli Feneri köyü arasında kalan, Karadenizli'lerin yaşadığı ufacık bir balıkçı köyü, Garipçe.Köy'ün geçim kaynağı Balıkçılık.Hane olarak toplasanız 20-30 ev belki ya vardır ya yoktur.Kayalıklar ardında küçük bir koy olarak aklınızda canlandırabilirsiniz köyü.
Ne umduk ne bulduk? diye soracak olursak açıkçası bu kadar küçük beklemediğimi söyleyebilirim.Köy'ü gezecek olsanız en fazla 15 dk sürer.Yani 3,5 saatlik yolu ''15 dk için mi geldik!'' şeklinde bir hayal kırıklığı oluştu bünyemizde.

Bölge'de 2 tane balık restoranı 2 tane de köy kahvaltısı edebileceğiniz mekan bulunmakta.Hemen köy girişinde bir bakkal var.Balık restoranlarını sağınıza aldığınızda solunuzda Cenevizlilerden kalan harabe şeklindeki tarihi surlar bulunuyor.Bir de tepede surların tam çaprazında gözetleme kulesi mevcut.Ama oraya tırmanmak biraz enerji istiyor.Onun dışında şöyle bir köyün ara sokaklarını gezeyim derseniz de hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.Eski yapıda bir ev yok ve zaten sokak sayısı da 2 veya 3 idi tam hatırlamıyorum.

''O kadar yol geldik bari biraz vakit geçirelim'' dedik ve köy kahvaltısı ile kendimizi avuttuk.Cenevizlilerden kalan surlardan şöyle bir Karadeniz havası aldık, temiz temiz içimize çektik.

Uzun lafın kısası Sarıyer'e çok uzak bir mevki de oturuyorsanız ve aracınız, motorunuz vs. yok ise toplu taşıma aracı ile buraya ulaşım tam bir eziyet oluyor.Ve çok bir şey beklemeden de gelmenizi tavsiye ederim.Hayal kırıklığını ben hala atlatamadım mesela :)