Kayseri

Yine geçtiğimiz sene bir pegasus kampanyası sonucu Şubat 2015'e biletimi gidiş-dönüş toplam 80 TL'ye almıştım. Haftasonu keşfi olarak düşündüğüm Kayseri için genel hatları ile 2 gün gerçekten yetti.

Neden Kayseri ve neden Şubat derseniz, Kayseri'nin oldukça gelişmiş bir şehir olduğunu ve malum yemeklerinin güzel olduğunu daha önceden giden arkadaşlarımdan biliyordum. Şubat olmasının sebebi de ben Kış mevsiminde gezmeyi çok seviyorum. Kayseri'de de malum Erciyes Dağı ve kayak merkezi var. Gitmişken bir Erciyes'i de görürüz demiştim plan yaparken.

İstanbul'dan Kayseri havayolu ile yaklaşık 1 saat 20 dk kadar sürüyor. Kayseri Havalimanı merkeze oldukça yakın o yüzden toplu taşıma konulmamış. Sadece taksi ile merkeze ulaşım sağlanıyor. Taksi fiyatı merkez için 20-22 TL arasında.

Bizim planımız 1 gün Kayseri merkez ve 1 gün de Erciyes'i görmekti. Erciyes ile güne başladık;

Erciyes


Erciyes, Türkiye'nin 5. en yüksek dağı olarak tüm ihtişamıyla şehre gelenleri karşılıyor.

Eğer Erciyes'e gidecekseniz saat 09.00 itibari ile Havalimanından Erciyes'e giden bir belediye otobosü kalkıyor. Hemen hemen her saat başı da bu otobüs çalışıyor. Biz bunu bilmiyorduk ve zaten 08.00 civarı havalimanına vardığımız için direk otele gidelim dedik.

Erciyes'e merkezden de giden otobüsler mevcut. Hatta Havalimanından kalkan otobüsler duraklarda duruyor diye biliyorum. 1,75 TL tek yön bileti ile merkezden yaklaşık 40 dk sürecek yolculukla Erciyes'e ulaşabilirsiniz. Biletleri en yakın kuruyemişçi ve bakkallardan alabilirsiniz, şoför bilet satmıyor.

Merkez'de hava güzeldi ama Erciyes'e doğru çıktıkça kar kendisini göstermeye başladı. Yollar gayet iyi, asfalt dökülmüş, kaza unsuru oluşturan bir durum yoktu yollarda. Erciyes'e her hafta sonu kayak için gelen yerli/yabancı ziyaretçi oldukça fazla. Kayseri halkı da haftasonu yapılacak bir aktivite, eğlence merkezi gibi gördüğü için Erciyes Kayak Merkezi'ne ilgi oldukça yoğun.


Halk sadece kayacağı ekipmanı kiralayarak kayak yapıyor :) Oldukça samimi görüntüler vardı. Yani illa kar montu, kayak eldiveni, gözlüğü bilmem nesi diye tutturmamışlar. Ama bu bahsettiğim kişiler tabi ki amatör olan ve giriş seviyesinde kaymaya ya da kayak öğrenmeye çalışan insanlar.


Ben kaymam diyorsanız kızak kiralayabilirsiniz. Kızakla da oldukça eğlenceli anlar oluyor. Kızakla kayılan bir bölge var tepede. Her kayışınızda o tepeye çıkmak zorundasınız :) Kaymayanlar için diğer alternatif yine yükseklere doğru teleferik ile çıkmak. Şöyle dağların manzarasını içine çekmek lazım ve de fotoğraf çekmek isteyenler için güzel bölge. Çok fazla insan da yok.


Kızak kiralama fiyatı saatlik 10 TL. Kızakla kayılan tepeye bant ile çıkmak isterseniz tek çıkış 3 TL, farklı çıkış sayıları için indirimli bilet de yapmışlar. Bant ile çıkmak zorunda değilsiniz tabi, o halde tabanvaya kuvvet. Hemen ilerde teleferik var. Çıkış ve iniş toplam 4 TL.

Erciyes gelişmekte olan bir kayak merkezine sahip. Daha çok yolu var ama yavaş yavaş bir şeyler yapılmaya başlanmış. Görevliler oldukça yardımsever. Çevresinde bir kaç büyük bina gördüm ama otel midir bilmiyorum. Zamanla yatırımlar olacaktır.


İçeride büyükçe ve güzel yapılmış bir restoran var ama maalesef menü ya da mutfağı yok. Orası da sanırım daha açılmamış. Yiyebileceğiniz şeyler sucuk ekmek, tost, hamburger. Bir de meşrubatlar var tabi. Garson yok, siparişinizi kendiniz otomat makinalarından seçip, makinanın verdiği fişi kasaya götürerek ödüyorsunuz. Yemeğinizi de kendiniz alıp bir masaya oturuyorsunuz. Fiyatlar oldukça ucuz. İki sucuk ekmek ve iki çaya 13 TL verdik.



Biz Erciyes'te çok eğlenceli zaman geçirdik. Yaklaşık 3-4 saat durup, giderek artan rüzgar nedeni ile artık merkeze gidelim dedik. Arkadaşımın hasta olması ve yediği rüzgar sebebi ile direk otelin yolunu tuttuk. Yine Kayak merkezi önünde otobüsler her saat başı merkeze gidiyor. Tavsiyem, otobüs saatinden en az 15 dk önce otobüste olmanız. Çünkü çok kalabalık ayakta duracak yer bile olmuyor son 5 dk içerisinde otobüse binmeye çalışırsanız.



Kayseri Şehir Merkezi

Baktığınızda Kayseri'de inanılmaz bir tarih var. M.Ö. 2800lü yıllara dayanıyor hatta tarihi. Hitit Çağı, Hellenistik dönem, eski Tunç devri, Frigler, Kapadokia Krallığı, Roma Dönemi, Selçuklular, Osmanlılar, Moğol hakimiyeti derken nasıl bir kültüre sahip olduğunu şehir merkezinde gezerken hissediyorsunuz.


İç Anadolu'nun en büyük 3. şehri olan Kayseri oldukça düzenli ve gelişmiş bir şehir. Sanayi şehri olmasının avantajı ile bana kalırsa Belediye yanında Kayserili iş adamları tarafından da şehre oldukça önem verilmiş ve yatırım yapılmış. Ne kadar Kayserili tanıdığım varsa memleketlerine aşırı bağımlılar ve nedinini de anlamış oldum. Oldukça modern, düzenli, bir yerden bir yere gitmek oldukça kolay. Üniversite şehri olmasının da avantajı nufusu da oldukça dinamik ve hareketli.


Şehir merkezini yarım günde gezmek mümkün. Onun yanı sıra Talas adlı beldeye de zaman ayırırsak merkezde 1 gününüzü keyifle geçirebilirsiniz. Tabi bunun yanı sıra yemekler, tatlılar da sizi cezbedecektir.

Öncelikle yürüyerek şehir merkezinin gezilebildiğini belirteyim. Şehir merkezinde turist bilgilendirme ofisi var. Buradan bir harita alarak gezinize başlayabilirsiniz. Bu rotada görecekleriniz;

Geziye başlayacağınız meydan Cumhuriyet Meydanı. Şöyle  bir etrafa bakarsanız Camiler, kümbetler, Kale çevrenizi kuşatıyor olacak.


*Hunat hatun Külliyesi ve Camii. Klasik Selçuklu Dönemi mimarisi, güzel taş oymalarını inceleyebilirsiniz.
*Hemen yanında şu an cafe olarak kullanılan zamanında Han olan yapı var.
*Döner Kümbet
*Eski mezar taşları ve bu bölgede bulunan türbeler.Özellikle Seyyid Burhanettin Türbesi ziyaret ediliyor
*Yoğun Burç
*Yoğun Burç'un hemen arkasında eski, tarihi Kayseri evlerini görebilirsiniz.
*Raşit Ağa Konağı ve Güpgüpoğlu Konağı ise iki önemli gezi durağı olarak biliniyor. Fakat cansız mankenlerle zamanı canlandırarak yaşatmaya(?) çalıştıkları için ben gezmedim. Açıkçası Etnografya müzelerini gezmeyi pek sevmiyorum. Dışardan evlerin tarihine ve yapısına baktım o kadar.
*Sonrasında Kayseri Kalesine çıkabilirsiniz.
*Saat Kulesi


*Ulu Cami,
*Kurşunlu Cami. Mimar Sinan eseri olması nedeni ile mutlaka görmeniz gerektiğini düşünüyorum.
*Mimar Sinan Parkını geçtikten sonra gelelim benim en beğendiğim ve nereden baksanız 1-1,5 saatte gezilebilecek olan Gevher Nesibe Müzesi'ne. Kurşunlu Camisinden sonra karşıya geçtiğinizde göreceksiniz. Giriş: 2 TL. Türkiye'de gezdiğim en güzel ve özel müzelerden biri.




13. yy'dan sonra önemli bir bilim ve sanat merkezi olan Kayseri, Selçuklular döneminde Anadolu'daki ilk şifahanesine kavuşmuş. Gevher Nesipe Tıp Merkezi,  I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından kız kardeşinin vasiyeti üzerine yaptırılmış. Hikayesi ise çok ilginç, Gevher Nesibe saray başsipahisine aşık oluyor fakat abisi Gıyaseddin bu aşka karşı çıkıyor ve başsipahiyi bir savaşa gönderiyor. Savaşta şehit olan başsipahi ardından ağıt tutan ve hastalanan Gevher Nesibe vereme yakalanıyor. Son vasiyeti ise abisine kendi adına bir şifahane yaptırması ve burada dermansız hastalıklara çare bulunması için hekimlerin yetiştirilmesi oluyor. I. Gıyaseddin Keyhüsrev ise kardeşinin ölümünden kendini sorumlu tuttuğu için 1204 yılında Şifahane'nin yapımını başlatıyor.

Gevher Nesibe Tıp Merkezi 2 bölümden oluşuyor. Batı bölümünde Şifahane, doğu bölümünde ise Tıp Merkezi bulunuyor.

Oldukça geniş bir alana yayılmış bu müze içerisinde odaları tek tek gezmenizi ve de incelemenizi tavsiye ediyorum. Oldukça interaktif bir müze olduğu için hiç sıkılmadan keyiflice zaman geçirebilirsiniz. Zamanında akıl hastalarını müzikle, su sesi ile tedavi ettikleri odaları canlandırmaları çok güzel olmuş.



Talas

Müzeyi gezdikten sonra tramvaya atlayarak Talas'a gidebilirsiniz. Talas için tramvay bileti kuruyemişçilerden alınıyor.Tek yön 1,70 TL.  Yaklaşık 20-25 dk.lık yolculukla Talas'a ulaşabilirsiniz.Biz talas'a gittiğimizde tramvaydan inip bir şeyler yiyelim ondan sonra gezeriz dedik. Kahvaltı yaptık ve dışarıya adım atar atmaz sağnak başladı. Bekledik dinsin diye dinmedi. Sonra vazgeçerek tekrar merkeze geri dönmek zorunda kaldık. Yani Talas'ı gezemedik :/


Ne yenir, ne içilir?

Kayseri denilince akla gelen iki şey var. Pastırma ve Mantı!


Kayseri merkezde yemek yenilecek iki restoran tavsiye ediliyor. İkisinde de bir şeyler yedik.
Elmacıoğlu: Mantı:12 TL, oldukça lezizdi. Kayseri'de mantı ufak ufak ve sulu yemek şeklinde geliyor. Yoğurtu siz isterseniz sonradan ilave ediyorsunuz. Bence mantıya lezzeti veren sosu olmuş.
Yağlama: Lahmacun vari hamur işi bir yiyecek. bence bir adet ortaya söylemeniz yeterli. Ben çok beğenmedim. Porsiyon 12 TL.

Bir de Kaşık-la adında bir restoran var. Burası yeni şehir bölgesinde. Tarihi merkezden gidecek olursanız epey yürürsünüz o yüzden en güzeli kısa mesafe taksi veya tramvay.

Kaşık-la, Elmacıoğluna göre daha pahalı. Bu arada İstanbul'da bir kaç şubesi de var bu restoranın. İçerisi oldukça şık ve otantik. Biz karışık tabak söyledik. Bir içecek, karışık tabak ve ortaya tatlı kişi başı 35 TL tuttu. Elmacıoğlu ile arasında 2-3 TL fiyat farkı var her yemekte hemen hemen.

Pastırma cenneti olarak bilinen Kayseri'de eski şehir olarak bilinen bölgede adım başı pastırmacı var. Ben Dayı-Yeğen adlı dükkanın iyi olduğunu duymuştum.  250 gr 20 TL idi. Pastırmayı vakumluyorlar uzun yolculuk için aklınızda bulunsun.

Velhasıl güzel ve farklı bir yer görelim, gezelim, yiyelim, içelim diyorsanız Kayseri bir haftasonunu geçirmek için güzel bir alternatif olabilir. Bu kadar değil elbet Kayseri. Mesela Yahyalı ilçesinde Kapuzbaşı Şelaleleri var ama bizim gittiğimiz mevsimde yolları kapalı olacağı için hiç yeltenmedik. Erdemli ve Soğanlı vadilerinde Kaya Kiliseleri var. Artık bir başka sefere kaldı buraları görmek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Norveç'i ucuza çıkarmanın yolları

Saraybosna

Güney Amerika Kıtası Hazırlık Rehberi