Amsterdam

Bu sene başında Avrupa'nın öncelikle akla gelen ilk şehirlerini artık göreyim diye plan yapmaktayken art arda gelen kampanya maillerini kaçırmayarak ve önceliklerimi sıralayarak bir kaç Avrupa şehrine bilet aldım. Bunlardan biri Mart ayında kampanya duyurusu olan ve bir şekilde tarihlerini tutturup Kasım sonu için bilet aldığım Hollanda'nın Başkenti Amsterdam şehriydi.

2 günlük  Maliyet:

Uçak bileti gidiş-dönüş: 289 TL
Vize: 334 TL
Konaklama:175 TL(2 gece dahil, kahvaltı yok)
Müzeler+Kanal Turu: 60 EUR
Havalimanı-Şehir merkezi gidiş-dönüş: 10 EUR
İç ulaşım tramvay; 2,8 EUR kişi başı. 2 defa kullandım.


Taksi:4 EUR
Yeme-İçme: 30 EUR
Hediyelik: 20 EUR


Seyahat hazırlığı&Vize süreci:


Mart ayında biletleri 2 arkadaşım ile beraber satın aldık. Hepimiz de çalıştığımız için ekstra izin almayalım hafta sonu bir gezip gelelim dedik ve uçak saatlerinin de güzel saatler olması nedeni ile Cuma akşam iş çıkışı gidiş ve pazar da gece dönüş saatlerinde olan uçak için biletlerimizi aldık.


Vize sürecine eylül ayı sonunda başladık ve ekim ayında başvuruda bulunduk. Maalesef parmak izi alma sürecine geçildikten sonra vizeye başvurduğumuz için vize merkezine gitmek zorunda kaldık. Normalde konsolosluk gerek görmedikçe, eksik evrak olmadıkça vize için başvuruya gitmenize gerek yok. Bir acente aracılığı ile başvuruda bulunduğunuzda kolaylıkla vize işlemleri hallediliyor. Tabi acenteye bir hizmet bedeli ödüyorsunuz. Eylül sonu itibari ile tüm Shengen ülkeleri parmak izi uygulamasına girdiği için VSF Global adında Harbiye'de bulunan vize başvuru merkezinden randevu alarak, randevu günü evrakları teslim etmek ve parmak izi vermek için başvuru merkezine gitmek zorundasınız. Çok detaya girmeyeyim vizem 1 hafta içerisinde sonuçlandı ve mutlu bir şekilde 1 senelik Shengen'i kaptım :) Artık önümüzdeki sene gezebildiğim kadar Avrupa'da rahatça gezeceğim.

Konaklama: 
Amsterdam gözde şehirlerden biri olduğu her daim dolu ve pahalı bir şehir. Size önerim biletinizi aldığınız gibi konaklamayı da halletmeniz. Keşke diyorum biletleri aldığımızda konaklamayı da halletseymişiz. Airbnb'den çok güzel ve uyguna ev kiralardık hem de o eşsiz güzel evlerden birinde iki gün de olsa yaşama şansını elde ederdik. Artık başka bir zamana.


Konaklamayı eylülde hallettik biz. 2 ay öncesinden olmasına rağmen hostel fiyatları gecelik 120 TL üzerinde idi. Son olarak bookingden yer bakarak  Müze bölgesinde bulunan Hotel Inner'dan (3 yıldızlıya eş değer) geceliği 85 TL'ye gelen bir oda kiraladık. Fena değildi, sadece yatma amaçlı kullandığımız için çok gözümüze batan bir durum olmadı ama hosteller daha sıcak ve samimi yerler. Bunu bir kez daha görmüş oldum.  Otelimiz müze bölgesinde idi. Dam meydanına yaklaşık 2,5 km uzaklıkta. Yani biraz merkeze uzaktı ama müze bölgesi de ayrı bir merkez sayılır.

Havalimanı-Merkez ulaşım:
İstanbul-Amsterdam arası yaklaşık 3-3,5 saat arası sürüyor. Hollanda bizden 1 saat geride.



Havalimanı Schiphol'dan şehir merkezine hem tramvay hem de otobüs var. Biz museumplein olarak adlandırılan müze bölgesinde kalacağımız için araştırmalarımıza göre otobüs kullanmanın daha mantıklı olacağını gördük. Dam meydanı civarlarında kalacaksanız merkez istasyona giden (Central Station)  tramvayı kullanmanız daha mantıklı. Müze bölgesi için kullandığımız otobüs hattı 197 Numara ve 5 EUR karşılığında 30-35 dk.'lık süren bir yolculuk sonrası müze bölgesinde oluyor. Tramvay da aynı fiyat. Havalimanından her 15 dk.'da bir kalkıyor bu otobüs. Aynı şekilde Amsterdam'dan da 15 dakikada bir mevcut. Saatlerini internetten öğrenebilirsiniz. 


Kaç günde gezilir?

Dolu dolu 3 günde şehir merkezini gezip, müzeleri ziyaret edip, tadılacak ve içilecek şeyler listesine bolca çizik atabilirsiniz. Hem de rahat rahat sıkıştırmadan, yorulmadan yaparsanız daha güzel olur. Biz 2 güne çok şey sığdırmaya kalktık ve inanılmaz yorulduk. Amsterdam, rahatça yürüyerek gezilebileceği gibi bisiklete binilerek de gezilebilecek sayısız kanallarla çevrili ve çok düzenli bir şehir. 




Nereler gezilir?

Amsterdam planı yapmadan önce şehirde bulunan turistik bölgeleri harita dahilinde incelemek ve gidilecek olan müzeleri elemek lazım. Amsterdam tam bir müze cenneti. Hemen hemen her şeyin müzesi mevcut. Lale'den tutun da cüzdan-çanta müzesine, haşhaş müzesine kadar...
İlk akla gelenler Van Gogh,  Heineken experience, Madame tussauds, The Amsterdam dungeon, Rembrant, Stedelijk, Rijks ve daha nicesi...


Biz bir günümüzü gezeceğimiz müzelere ve o çevredeki sokaklara, diğer günümüzü ise ikiye böldük. Amsterdam'ın kuzeyinde merkeze 40 dakikalık mesafede bulunan Zaanse Chans bölgesini öğlene kadar gezdik ve yarım günümüzü de Amsterdam'a tekrar dönerek Jordaan bölgesine ayırdık. Sayısızca Kanal ve köprülerle başınız dönecek emin olabilirsiniz :)

Müzeler;


Amsterdam'ın bir çok  noktasında turist bilgi noktaları ve yapılan turistik atraksiyonları anlatan broşürler var. Bunlarda çeşitli müze kombinasyonlarını inceleyebilir ve tek tek müzelere bilet almaktansa bu kombinasyonların daha karlı olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca gişe yerine biletlerinizi internetten almanızı tavsiye ederim. Hem karlı hem de vakit anlamında kazanç sağlarsınız. Çünkü müzelerin kuyrukları inanılmaz uzun. İnternetten bilet aldığınız takdirde bu kuyruklara girmenize gerek yok. Ayrıca I amsterdam kartı diye bir şey var. 24, 48, 72 saatlik gibi seçenekleri var. Bir çok müzeye ücretsiz giriş, çoğu müzeye %25 varan indirimli giriş, tramvay-otobüs kartı  yerine geçen ve bir çok restoranda indirim sağlayan bir şey. Dediğim gibi önce nerelere nasıl gideceğinizi biraz araştırınız ve kartın getirilerini, götürülerini hesaplayınız. Biz hesapladık kart almaya hiç gerek kalmadı. O yüzden kombine biletlerden alıp gezmek istediğimiz müzelere gittik.

Bizim gezdiğimiz müzeler daha eğlenceli olanlardı. Açıkçası sanat galerilerini gezmeyi pek tercih etmedik. Çünkü geniş bir zamanınız olması gerekiyor.


Heineken Experience: Müze bölgesine çok yakın. Giriş 18 EUR. Ama internetten bileti satın alıp, çıktısını yanınıza alırsanız 16 EUR. Heineken müzelerden bağımsız olduğu için herhangi bir kombinasyon indiriminde bulunmuyor. Heineken çok eğlenceli, bir aile firmasından nasıl global bir marka olunduğu, biranın nasıl imal edildiği vs. gibi bir çok şey sergileniyor ve anlatılıyor binada. Ayrıca size bir bileklik veriliyor. Burada 2 içki dahil ve bir de ücretsiz bir içki bardağı hediye. İçeride müze kısmını gezdikten sonra keyifli anlar geçirebileceğiniz çok güzel atraksiyonlar var. Bu müzeyi kesinlikle öneririm. 2-2,5 saatiniz burada gidecek ama pişman olmayacaksınız!



The Amsterdam Dungeon: Dam meydanı taraflarında bulunan ve Ortaçağ Amsterdamını, o dönemde zindanlarda yaşanılan olayları tiyatral şekilde ziyaretçilere aktaran bir müze. Burada da keyifli ve gerilim dolu dakikalar yaşadık. Çünkü zindandasınız, oynanan bir tiyatro içerisindesiniz ve karanlık ortamda o atmosferde birden yanınızda beliren ve sizi gerecek karakterler çıkıyor. Biz oldukça keyif aldık. Amsterdam dungeon'ın sitesinde müze kombinasyonları var. O kombinasyonlar dahilinde biz 3 müzeye 44 EUR verdik toplam. Normalde ayrı ayrı ve de gişeden alırsanız 55 EUR'ya geliyordu. Takriben gezi süresi 1,5 saat ve içeride kendi başınıza gezemiyorsunuz. Belirttiğim gibi bir tiyatro oyununa giriyorsunuz.

Madame Tussauds: Dünya'nın bir çok yerinde bulunan bu bal mumu heykeli müzesinde Dünyaca ünlü kişilerin bal mumu heykelleri sergileniyor ve bu heykellerle fotoğraf çektirerek keyifli dakikalar yaşayabilirsiniz. Hemen Dam meydanında bu müze. Takriben gezmeniz 1 saati buluyor. Burada serbestsiniz kendiniz gezebilirsiniz. Bazı ünlülerin kopyaları güzel olmuş ama bazıları gerçekten çok alakasız. En sevdiğim E.T. oldu :)




Bunlar dışında belirttiğim gibi bir sürü müze var. Tercih size ait. Ayrıca biz bir de bu müze kombinasyonları dahilinde Kanal Turu satın aldık. Normalde 15 EUR kanal gezi fiyatları ve yaklaşık 1 saat sürüyor. Önemli kanalların altında geçerek, çevresinde olan önemli binaları anlatıyorlar kanal turu boyunca. Esasında şehri gezmeden önce bu turu yapmak mantıklı. Amsterdam'a hızlı bir giriş yapmış oluyorsunuz :)




Şehir içinde Ulaşım:

Bölge bölge gezmekte fayda var Amsterdam'ı. Müze bölgesi, Dam meydanı bölgesi, Jordaan bölgesi, Oud Zuid bölgesi gibi ayırıp, rahat rahat gezin. Şehri hem gündüz hem de özellikle gece görmeniz gerekli. Her ne kadar sokaklar ve evler birbirine benzese de kaybolmazsınız merak etmeyin :)


Ağırlıklı olarak yürüyebilirsiniz ama tramvaylarla da bir bölgeden diğerine gitmek mümkün. Bir bilet 2,8 EUR tek yön. 1 saat süresi var. Tramvaylarda bileti aldığınızda okutuyorsunuz (check-in), inerken tekrar okutuyorsunuz (check-out) ve böylelikle bir biletle 1 saat içerisinde istediğiniz gibi tramvayları kullanabilirsiniz.  Biletleri şoförlerden almak mümkün.

Bisiklet kiralamak süper bir alternatif. Ama hava soğuk olduğu için biz kiralamadık. İnanılmaz sert bir rüzgar vardı ve şehirde her şeyden çok bisiklet önemli olduğu için iyi de bir bisiklet kullanıcısı olmanız lazım. Resmen bisiklet trafiği var. İnsanlar bisiklet kullanırken telefon ile konuşuyor, mesaj yazıyor, işe gidiyor, çocuklarını oturtup sağa sola, market alışverişine gidiyor. Yani kısacası bisiklet onların arabası gibi. O yüzden kullanırken de dikkatli olmak lazım. Bisiklet şeritlerinde çok hızlı sürenler var. Bir yere döneceğiniz zaman mutlaka gideceğiniz yön için kolunuzu kaldırın ve arkanızdakini uyarın.Yürürken de dikkatli olun, bisiklet yolundan gitmeyin. Bu konuda inanılmaz sertler. Hemen sizi uyarıyorlar ''burası bisiklet yolu, lütfen yan taraftan yürüyünüz'' diye. Zaten adam akıllı yaya yolu bile yok :) Saatlik, günlük ve haftalık kiralanabiliyor bisikletler. Belediyeye ait sistemler olduğu gibi özel bir sürü bisiklet kiralama firması da mevcut. Fiyatları saatlik anlamda 6-8 EUR arası değişiyor. Tam gün 8-10 EUR arasında bisiklet modeline göre yine değişkenlik gösteriyor. Amsterdam'da gezerken ne demek istediğimi anlayacaksınız.


Şu meşhur I amsterdam yazısına gelelim. Dünyaca önemli bir simge olan bu yazıyı Amsterdam'ın çeşitli bölgesinde görebilirsiniz. En ünlüsü ve fotoğraflarda olan Müze bölgesinde Rijks Müzesi önünde, buz pistinin hemen önünde olan. Bunun dışında Spui bölgesinde bir de Havalimanında gördüm bu yazıyı.


Red Light District kısmına gelelim. Amsterdam denilince akla gelen ilk 3 şeyden birisi bu bölge. Hollanda'da bir çok şey serbest ve devlet tarafından denetleniyor. Fuhuş, Ot, Mantar, Uyuşturucu gibi... Red Light hemen Dam meydanında bulunan otelin arka tarafındaki bölge. Burada vitrinde her zevke hitap edecek olan hayat kadınları var. Vitrinlerde iç çamaşırları ile oturup müşteri bekliyorlar. Sanırım sistem şöyle imiş. Hayat kadınlarının çoğu göçmenlerden oluşuyor. Bu vitrinleri belediyeden günlük olarak kiralayıp, kendi parasını kendisi kazanıyor. Yani vitrinlerdeki kadınlar değişken olabiliyor. Vitrinde show yapan var, sadece oturan var, kaş göz işareti yapan var, göz göze geldiği erkeğe kur yapan var. Sarışını, esmeri, makyajlısı, estetiklisi, kilolusu, çelimsizi, asyalısı, siyahisi... Her zevke hitap edecek olan kadınlar var. Devletin belirlediği fiyat 50 EUR imiş. 50 EUR'nun altına çalışmıyorlar. Gerçekten inanılmaz bir ortam. Zaten turistik bir atraksiyon haline dönüştüğü için sokak sadece vitrinleri görmeye gelen 7'den 70'e kadar olan turistlerle dolu. Bir nevi açık hava müzesi gibi :) Vitrine tıklayıp kadınlarla konuşup anlaşılıyor ve o anda vitrinin perdesini kapatıp, işinin başına geçiyorlar. Gerçekten çok enteresan bir bölge burası. Hollanda'nın bir çok yerinde varmış Red Light. Vitrinlerin, kadınların fotoğraflarını çekmek yasak.



Ot, kek, mantar olaylarına gelirsek coffeeshoplar var adım başı Amsterdam'da. Buralarda yediğiniz, içtiğiniz şeylerde sıkıntı olmaz zaten menülerde her şey belirtiliyor. Coffeeshoplarında önünden geçrken bile yoğun bir ot kokusuna maruz kalabilirsiniz. 2 hafta önce sokak satıcılarından kokain alan ve sonucunda hastanelik olan turistlerden bahsediliyordu her yerde. Geçen hafta o turistlerden biri ölmüş ve yapılan araştırmalarda sahte eroin kullanıldığı kanıtlanmış. O yüzden her yerde bültenler, kırmızı led tabelalarda uyarıcı bilgiler vardı. Sokaktan satın almayın diye uyarıyorlar. Bu arada dükkanlarda derecesi, ne gibi etkileri olduğu, dozajları ve fiyatları var. Bizim sınırlı günümüz olduğu için ve gerçekten şehri keşfetmeye geldiğimiz için denemedik. Amsterdam'a çevredeki ülkelerden sadece hafta sonu eğlenceye gelen bir çok turist var bu arada. 


Amsterdam,  güzel taş binaları yanında bir de bot evleri ile epey meşhur. İnsanlar kanal kenarında zincirlenen evlerde de yaşıyorlar. Kimisi tekne, bot görünümünde kimisi ise prefabrik yapı şeklinde. Normal ev gibi terası, balkonu veya bahçesi bile var :) Çok şirin. Ama bir bot ev içinde yaşamak nasıldır bilmiyorum. Belki bir sonraki seyahatte bir gece de olsa bir bot evde kalmak lazım :)




Bunlar dışında bir de eski bölge olan Begijnhof'u gezdik. Burası da Dam Meydanına yaklaşık 10 dk. uzaklıkta.Burada 14. yy.'da Beguinler olarak adlandırılan rahibelerin yaşadığı bölge olması ile meşhur. Bir anda kalabalık şehir meydanlarından uzaklaşıp, huzur dolu bir bahçeye geliyorsunuz. Bahçe etrafında sıra sıra evler var. O zamanlardan günümüze ulaşan tek ev var. 1488 tarihinde yapılmış ve günümüze kadar gelmiş Amsterdam'ın en eski evi.

Gelelim İnsanlarına. Şehirde çok fazla turist olduğu gibi, göçmen de oldukça fazla. Türk nufusu da bir hayli yoğun. Bir kaç türk amca ve teyze ile karşılaştık. Sokaklarda yürürken de türkçe konuşan çok insan vardı. Bunlar dışında Hollandalılar çok tatlı insanlar. Güzel ırk zaten. Kadını da erkeği de çok güzel, uzun boylu ve bakımlı. Spora oldukça düşkünler. O soğukta ince bir tayt ve tshirtle koşu yapan çok insan gördüm. Ayrıca çok kibarlar ve yardımseverler. Tüm adres sorduklarımız içtenlikle cevap vererek, yardımcı oldu.



Ne yenir, ne içilir?

Amsterdam'da bu konuda oldukça alternatif çok. Her damak zevkine ve her keseye hitap edecek restoranlar ve kafeler mevcut. Artık global bir şehir olduğu için her milletten gelen İnsanlar kendi alışkanlıklarını burada da bulabilirler. Meşhur olan Elmalı pasta, pancake, soslu patatesler. Soslu patates kızartması dükkanlarını hemen hemen her yerde görebilirsiniz. Fiyatları büyüklüğüne göre değişiyor. Alıp sokaklarda yiyorsunuz. Biz 2 günde birer öğün yemek ve birer öğün tatlı sefası yaptık. Akşamları bir yerlerde de takılmadık. O yüzden yeme içmeye pek para ödemedik


Pizza+içecek; 8-10 EUR arası
Elmalı pasta+kahve: 7 EUR
Patates Kızartması: 2-5 EUR arası
Sandwich+İçecek: 6 EUR

Elmalı pasta için Cafe Winkel'in önerildiğini görmüştüm. Gidip denedik gerçekten müthiş bir tadı vardı. Burası Jordaan bölgesinde.


Pancake için ise çok ünlü bir yerde yemedik. Orta karar şirin bir mekanda nutellalı denedik. Güzeldi. Artık bir daha ki sefere meşhur olan bir yerde deneriz.


Bunlar dışında Vondelpark adında oldukça büyük bir park var. Şehrin merkezinde güzel ve düzenli bir ormanlık alan. Biz gece şöyle yarım saatliğine girdik. Eminim güneşli havalarda burası dolup, taşıyordur. Bisiklet sürmek ve spor yapmak için ideal bir yer.


Şehir merkezinde açık lale pazarı var. Hollanda denilince aklan gelen şeylerden birisi de lale. Çeşit çeşit lale soğanlarını 2-10 EUR arasında değişen fiyatlara alabilirsiniz.

Amsterdam hediyelik eşya anlamında tam bir cennet. Çok farklı ve güzel şeyler mevcut. Ama özel ve güzel şeyler oldukça pahalı.


Bim'de karşılaşmış olabilirsiniz bu ürünle. Hollanda'nın waffle'ı da oldukça meşhur. Paketini 3 EUR civarına satıyorlar. Kahve ile süper gidiyor.


Bir de çeşit çeşit peynirleri meşhur. Çoğu keçi sütünden yapılıyor ama arada inek sütü peynirlerini de görebilirsiniz. Şehir merkezinde dükkanlarda görebilir, tadabilirsiniz. 6-20 EUR arasında paket ebatına ve özelliğine göre yine fiyatlar değişiyor. Hindistan cevizli peynir bile vardı :)




Velhasıl Amsterdam'a bayıldım! Şu ana kadar Avrupa'da gördüğüm en güzel şehir. Hoş henüz çok şehir görmedim belki fikrim seneye kadar değişir ama şimdilik favori şehrim burası :) Normalde bir gittiğim yere bir daha gitmemeye özen gösteriyorum. Malum keşfedilecek çok yer var. Ama Amsterdam'ı bir de güzel havalarda gezmek lazım. O yüzden önümüzdeki sene tekrar güzel havalarda çevresinde keşfedilecek bir kaç yer de  ekleyerek bu şehri  tekrar gezmeyi düşünüyorum. Hem de bisikletle :)

Dans eden evler. Gördüğünüz gibi eğri hepsi :)


Dip not: 3-4 günlük bir Amsterdam seyahati en ideali. 2-3 gün şehri rahat rahat gezip, bir gün de Amsterdam'a 1-2 saatlik mesafede olan kuzey köylerinden bir kaçına gitmenizi tavsiye ederim. Adeta masalı köyler. Lale zamanı da bu bölgeler tavsiye ediliyor.


http://www.iamsterdam.com/ rehber niteliğinde bir site. Şehri sanal olarak keşfetmek için ideal.


Yorumlar

  1. Online otobüs bileti sorgulama ve satın alma için bu siteyi önerebilirim. otobüs bileti hızlı bilet sitesi

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Norveç'i ucuza çıkarmanın yolları

Güney Amerika Kıtası Hazırlık Rehberi

Saraybosna