Gökçeada

Hazır yaz bitmişken, havalar da güzelken bol bol gezmek lazım.İş arkadaşımın Çanakkale'de olacak düğününü de fırsat bilerek, oralara kadar gitmişken hiç gitmediğim bir yere gideyim dedim ve geçen sene Bozcaada'yı gezdiğim için hakkımı Gökçeada'dan yana kullandım.

Yazdan kalma bir gün gibiydi geçtiğimiz hafta sonu hava.Özellikle Çanakkale gibi rüzgarı bol olan bir memlekette bu durum şaşılacak derecedeydi.20 derece dolaylarında seyretti hava 2 gün üst üste.Gel gelelim Gökçeada'yı anlatmaya başlayalım.

Ulaşım; 


Öncelikle bildiğiniz üzere bir çok farklı yol var Çanakkale'ye gitmek için.Biz giderken Eskihisar-Topçular'dan feribot ile Yalova'ya, oradan karayolu ile Bursa, Balıkesir yönünden Çanakkale'ye ulaştık.Dönüşte ise Tekirdağ üzerinden geldik.Her iki tarafta ortalama 5-6 saat sürüyor.Tabi uzun uzun molalar vermediğiniz takdirde.Ada'ya ulaşmanın esasında iki yöntemi var.Birincisi direk Çanakkale'den limandan Ada'ya geçen feribotlar ikincisi ise yine Liman'dan Eceabat, Eceabat'tan sonra ise Kabatepe limanından Gökçeada feribotu.Bu ikinci seçenekte 2 feribot değiştiriyorsunuz.Her ikisi de takriben aynı sürecektir.Gitmeden önce mutlaka Gestaş 'ın sitesine bakın derim.Malum kış tarifesine girdik direk Çanakkale limandan olan feribotlar hafta sonu yok.Sadece hafta içi haftanın belirli günlerinde az sefer sayısı ile faaliyet gösteriyor.Hafta sonu ise 2. seçenek ile ulaşmanız mümkün. Limandan Eceabat feribotuna biniyorsunuz (25 dk. sürüyor), Eceabat'ta indiğinizde hemen sağınızda Kabatepe Limanına giden minibüsleri göreceksiniz.Bu minibüsler ring sistemi gibi orada yolcuyu doldurup, hiç bir yere uğramadan, yolcu indirmeden direk Limana sizi ulaştırıyor.(10 dk. sürüyor) Sonra Kabatepe Limanından Gökçeada Vapuruna biniyorsunuz(1 saat 15 dk. sürüyor) ve adaya ulaşıyorsunuz.Gökçeada, Bozcaada'ya göre ulaşımı epey meşakkatli ve uzun maalesef.Kış tarifesinde 3 vapur var günde.Birini kaçırdığınız zaman en az 3-4 saat beklemek zorunda kalıyorsunuz.Bu arada önemli not giderken de dönerken de araba ile iseniz, vapur sırasına vapur saatinden en az 2 saat önce girmeniz gerekiyor.Yoksa vapurum saat 17.00'da ben 16.30'da gideyim demeyin, Ada'da kalıverirsiniz. Sezonda ise daha kalabalık olacağına eminim, uyarmadı demeyin.Bu arada bu ulaşım yayalar için 8 TL tutacaktır.Arabalar için ne kadar alıyorlar bilemiyorum. Gestaş'ta yazıyordur sanırım.

Evet geldik Gökçeada'ya.Açıkçası okuduğum bir çok makale Gökçeada hakkında ahım şahım şeyler anlatmıyordu.Ama bendeki yeni yerleri görme tutkusu bu olumsuz yorumlara aldırmadı ve adaya bir şans vermek istedim.Ben bir gece iki gün kaldım Ada'da.Belki sindirerek gezmek için iki gece, üç gün kalınabilir ama daha fazlasına gerek yok, inanın.Gezilecek yerleri ise sıralayalım;

1-Kaleköy




Merkez'e en yakın olan köy. Ufak balıkçı köyü görünümünde olan bu yerleşim yerinde, yerliler olduğu kadar turistlerin kalmayı tercih ettiği pansiyonlar, ufak oteller de mevcut.Ufak bir koyu var.Balıkçıların ağları ve tekneleri ile dolu bir koy.Koy boyunca uzanan bir yürüme alanı ve bu yürüme alanının sonunda ise askeri bölge var.Hemen yolun üstünde ise sıralanmış 3-4 restaurant, bir kaç pansiyon-otel, bir adet bar ve bir kaç kafe-çay bahçesi görünümünde yer mevcut.Pembe Kaval Bar'ı hemen yolun başında göreceksiniz.Geceleri canlı müzik yapılıyor bu ufak mekanda.Hoş bir yer.Sakinliğin içinde insana gitar melodileri güzel geliyor açıkçası.Yeni yeni pansiyonlar da yapılmakta buraya. Gökçeada'nın diğerlerine göre nispeten en hareketli köyü.

2-Zeytinli köyü



Rumların ağırlıkta yaşadığı bir köy.Ufak ve dar arnavut kaldırımlı sokakları ile tepede kurulmuş.Çoğunlukla yaşlılar yaşıyor.Her yerde göreceğiniz ''Dibek kahvesi, Damla sakızlı kahve, muhallebi'' tabelaları ile bu köyün geçim kaynağının turizm olduğunu anlayacaksınız.Tabii sadece yaz aylarında...Biz tek açık olan Panayot'ta damla sakızlı dibek kahvesini içip, damla sakızlı muhallebisinden tattık.Kahve'nin bir özelliği yok fakat muhallebinin hakkını vermek lazım.


Bu arada uyaralım yaşlı bir rum çift işletiyor burayı.İkisi de yaşlı, huysuz ve epey aksiler.Siz bir müşteri olarak azar işitebilirsiniz sipariş verirken, dikkat edin derim.Karakterleri böyle, yaşlılığın da vermiş olduğu bazı şeyler var tabi.Alttan almak lazım.Köy zeytin ağaçları ile meşhur ve zaten adı da bu yüzden Zeytinli köyü.Esasında ''Madam'ın yeri'' adlı mekan ile ünlenmiş dibek kahvesi.Ama Madam artık hayatta olmadığı için oğlu işletiyormuş mekanı.Mekan kış sezonu olduğu için artık kapalı idi.



3-Dereköy



Burası da zamanında Rumların kalabalık olarak yaşadığı ancak hanelerin daha sonra tek tek terk ettiği bir yer olmuş.Şu an yıkık, dökük adeta harabeyi andıran evleri ile ayakta durmaya çalışıyor.Köyde 50-60 hane anca yaşıyormuş şu an.Konaklanabilecek bir kaç pansiyon var.Köy girişinde bir otel ve çay bahçesi var.Buradan bilgi alabilirsiniz.Köyde görülmeye değer tek şey hala faaliyette olan Çamaşırhane.Köylü kadınlar halı, kilim, paspas gibi şeylerini buraya getirip, yıkıyorlarmış.

4-Tepeköy

Buraya gidemedik.Sadece hikayesini dinledik ada yerlisi rehberimizden.En yüksek tepede bulunan bu köye ufak araba ile ulaşılabiliyor.Biz kocaman otobüsle gittiğimiz için köye gidemedik.Gitsek otobüsün belli bir yere kadar çıkabileceğini söyledi rehber.Kalan yolu yaklaşık 1 saatte yürüyebilirsiniz dedi, kimse de yanaşmadığı için Tepeköy'ü atladık.Barba Yorgo adında bura doğumlu bir kişi tarafından yaklaşık 10 yıl önce tekrar canlandırılan bu köy, Yorgo'nun kendi ürettiği ev yapımı şarapları ile bir de tavernası ile meşhur olmuş durumda şu anda.Bir de her sene 15 Ağustos'ta düzenlenen Meryem Ana şenliklerine ev sahipliği yaptığı için epey adını duyurmuş ve faaliyette olan bir köy.

5-Şahinkaya

Buraya gitmedik ama Trabzon ve Sürmene'den gelen insanların oluşturduğu bir köy olduğu bilgisini aldık.

6-Şirinköy

Buraya da gitmedik ama Bulgaristan göçmenlerinin kaldığı bir köy olduğunu öğrendik.Görülecek bir şeyi yok imiş.

7-Bademli köyü



Kaleköy'e çok yakın olan bu yerleşim yeri de pansiyon, otel bakımından epey zengin olan bir yer.Turistlerin konumu ve de manzarası itibari ile tercih ettiği bir köy.Tam olarak bir tepede kurulu olan bu yere tam anlamı ile huzurun adresi de diyebiliriz esasında.Gün batımı ve de gün doğumunun muhteşem şekilde karşınızda olduğunu düşünün. Ada'nın balkonu da deniliyormuş ayrıca buraya. Sevgilim olsaydı keşke dedim burada gün batımını izleyen iki çifti görünce :)

8-Uğurlu Köyü



Burası da Muğla-Milas'lıların, Burdur'luların yaşadığı bir köy.Ev yapımı keçi peyniri, balı bir de üzüm bağları vs. meşhur.Onun dışında köyün mimarisi açısından bir özelliği yok.Betondan yapılmış tek katlı, özensiz evlerle dolu.Toprakları ise epey verimli imiş.Tarım ile uğraşan epey insan olduğunu söylediler.Burası merkeze en uzak olan yer.Yaklaşık 25 km.Köye yakın olan ise Deniz!


Gizli liman denilen bir sahili de var ki Gökçeada'nın da Türkiye'nin de en batı noktası oluyor burası.

9-Tuz Gölü



Ada'da bir Tuz Gölü olduğunu elime haritayı alınca farkettim. Ben hayatımda hiç Tuz Gölü görmemiştim.İç Anadolu Bölgesi'ndeki Tuz Gölü'ne fotoğraf çekmek için gitmek istiyordum ama bu sürpriz süper oldu benim açımdan.Aydıncık ve Kefalos plajının ortasında bir yerde kalıyor.Tuz Gölü eskiden verimli imiş fakat artık Tuz diye bir şey kalmamış. Burada Çamur banyosu yapılabiliyor.5 dk. denize yürüyerek de denizde yıkanabiliyorsunuz. Bir tesis vb. bir şey beklemeyin.Ortada tesise benzer motelden bozma bir yer var ama gayet gidip gölde çamurunuzu sürüyorsunuz ücretsiz olarak, oradan denize geçip yıkanıyorsunuz. Oldukça rüzgarlı bir konumda olan bu yerde yelken de yapmak mümkün.Fotoğraf açısından güzel bir yer.



10-Gökçeada Merkez

Faaliyette olan bir kilise mevcut.Bir kaç tane yemek yiyebileceğiniz restaurant, iki adet banka, bir kaç turistler için çekici olan Gökçeada'dan ne alınır temalı dükkan, bir iki bakkal ve pastane ile oluşmuş ufacık bir merkeze sahip Gökçeada.Turizm danışma ofisi de burada bulunmakta.Adanın belli yerlerine kalkan(her köye otobüs gitmiyor bu arada) minibüsleri, yaz-kış konaklayabileceğiniz otelleri de görebilirsiniz ayrıca.



Ne Yenir?

*Ada'ya özgü olan Avcı böreği denilen bir börek var.Merkez'de ev yemekleri yapan bir restaurant'ta bu böreği yiyebilirsiniz.Sucuk ve kaşarın iç olarak kullanıldığı ve kızartılarak servis edilen bir börek.
*Ada'ya özgü şaraplardan alabilirsiniz.
*Ada'da yine merkezde bulabileceğiniz çeşitli sabunların, reçellerin, ev yapımı zeytinyağların satıldığı dükkanları görebilirsiniz.Reçelleri, Şarapları tadabilir ve de satın alabilirsiniz.
*Efi Badem kurabiyesi meşhur.Bunu da yine merkezde göreceğiniz pastaneden alabilirsiniz.Un kurabiyesinin bademli hali olarak düşünün.
*Yukarıda bahsettiğim Zeytinli Köyü'nde dibek kahvesi içebilir, damla sakızlı muhallebi yiyebilirsiniz.
*Karadut dondurması meşhurmuş bölgede.Merkez'deki pastaneden tadalım dedik ama açıkçası ben beğenmedim.Zaten meyveli şeylerle aram da yoktur.


Özetlemeye çalıştım fakat Gökçeada'yı, Bozcaada kadar sevmedim.Konya ovasından hallice kurak toprakları, az yeşillikli  bitki örtüsü ile biraz size itici gelebilir.Ben doğa hayranı biriyim.Ormanları, bol yeşillikli, yeşilin her tonu bulunan yerleri severim.Ada gezmek için uygun fakat yaşamak için çok sıkıcı olacaktır kanısındayım. Türkiye'nin en batısını görmek ve de Tuz Gölü'nde vakit geçirmek dışında pek bir şeyini sevemedim.Son olarak Ada Askeriye tarafından korunduğu için ayrıca her yerde(özellikle hafta sonu) çarşı iznine çıkmış askerleri de göreceksiniz.Velhasıl Ada hakkındaki yorumlarım böyle.Gidecek olanlara şimdiden iyi yolculuklar dileyelim.

Yorumlar

  1. Biz Tuz Gölü'ne gittiğimizde kimse yoktu.Arabadan indik, Tuz gölünün kenarında yürüdük, sonra yine arabaya bindik.3-5 metre ileride bir askeri tabela gördük ve üzerinde: "Dikkat mnayın tarlası" tarzında birşey yazıyordu.O gün çok korkmuştum ve Tuz Gölü'ne de sırf babamın isteği ve ısrarı üzerine indiğimiz için tüm aile babamın kafasının etini yemiştik o gün. :)))

    YanıtlaSil
  2. Her yönüyle Gökçeada'yı iyi değerlendirmişsiniz. Gökçeada'da geride bıraktığımda dört buçuk yıllık görev süremde çok güzel anılar ve hayatlar biriktirdim. Kış aylarında yaşamak ilk etapta zor geliyor olsa da güzel ve keyifli dostluklarla ada daha da yaşanılır hale geliyor. Gökçeada'ya gelmek isteyen, feribot saatleri ve konaklama bilgilerine ulaşmak isteyenler http://www.gokceadaimroz.com adresinden daha detaylı bilgilere ulaşabilirler. Güzel blog yazınız ve adamızı ziyaretiniz için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Norveç'i ucuza çıkarmanın yolları

Güney Amerika Kıtası Hazırlık Rehberi

Saraybosna